Malazgirt’in arka planında neler yaşandı?

Türkler, çok daha uzun zaman önce Anadolu’ya akınlar yapmalarına rağmen 1071 Malazgirt Zaferi, kapı metaforu olarak görüldü. Alparslan ve ordularının Anadolu’ya girişi, yalnızca yeni bir yurt bulma amacıyla gerçekleşmedi, savaşın arka planında hem Bizans hem de Selçuklu açısından hayati durumlar vardı. İki tarafın hükümdarı da kendilerini ispatlamak zorundaydı ve bunu yolu Malazgirt’ten geçiyordu. Bizans İmparatoru Romanos Diogenes, hükümdarlığını meşru kılmak için Türkleri durdurmak zorundaydı. Sultan Alparslan için ise durum çok farklıydı. O, savaşçı ve göçebe bir toplumu yönetiyordu. Yurt bulmak, siyasi anlamda güçlü olmak, kendini kanıtlamak ve tüm bunları toplumun kabul edeceği şekilde yapmak, Alparslan için bir mecburiyetti. Sayıca üstün olan Bizans ordusunun karşısına çıkarken, ölümü çoktan göze almıştı. Kefeni andıran beyaz kıyafetiyle meydana çıkması, atının kuyruğunu bizzat bağlaması gibi detayları tüm tarih kitaplarında anlattılar. Ancak Alparslan, dezavantajlara rağmen öyle dahice stratejiler yaptı ve Romanos, Bizans entrikalarına öyle kurban oldu ki, Türkler yalnızca birkaç saat içinde Bizans İmparatorunu esir alıp Malazgirt’ten muzaffer şekilde çıktılar. Peki Sultan Alparslan’ın savaş stratejileri nelerdi? Romanos Diogenes neden kendi halkı ve saray erbabı tarafından istenmiyordu? İmparatora kim ihanet edip tuzağa düşürdü? Malazgirt’te arkeolojik çalışmalar yapan ve savaşın izini süren Prof. Dr. Adnan Çevik ile Uzm. Arkeolog Oğuzhan Karaçetin, savaşın bilinmeyen detaylarını anlattı.